Kişisel verilerimizin kimlerin elinde olduğunu bilmeden hakkımızdaki her şeyi internete aktarıyoruz veya istemeden de olsa buna izin veriyoruz.

Bugün istihbârat kurumları bile konum bilgilerimiz ve kişisel verilerimizi korumamız gerektiğini dile getirirken biz hücresel veri ve GPS takibiyle bile izlenebiliyoruz. Yani herhangi bir servisini kullandığın Google, seni senden daha iyi tanıyabiliyor. Markete ne zaman gideceksin, akşam hangi yemeği yiyeceksin bilebiliyor. Ne zaman uyandığını, hatta kahveyi nasıl sevdiğini bile tahmin edebilir...

Dünya üzerindeki her şirket, hizmet sağladığı veya bir şeyler sattığı kimse olmazsa batar. Eskiden 300 hâneli bir köyde bir bakkal bulunur, herkes alışverişini o bakkaldan yapardı. Şimdilerde Alibaba gibi ünlü çevrim içi ticaret sitelerinden tek bir tuşla istediğin her şey kapına geliyor. Hem de dünyanın öbür ucundan...

Şimdi ne oldu? Eskiden o köyde kazanacağı para aşağı yukarı belli olan o bakkal, 300 kişiden elde ettiği kârla geçimini sağlıyordu. Şimdilerde teknolojinin de etkisiyle milyar dolarlık şirketleri konuşuyoruz. Sadece internet üzerinden aldığın çantanın komisyonundan değil, o çantayı karşına çıkarmasını sağlayacak bilgi toplama araçlarıyla da gelir elde ediyorlar. Konum bilginin bile takibini yapabildiği akıllı cihazın üzerinden, ne arattın, ne seversin hepsini öğrendi ve tüm bu bilgileri tek tek kaydetti. Biz de tüketiciler olarak satın alma eğiliminde bulunduk.

Peki, teknoloji şirketleri bu bilgilerle ne yapabilir? Mesela, kişisel verilerini para kazanma gâyesiyle başka bir firmaya satıp servetine servet ekleyebilir. Bilgilerini, yaşayış tarzını, adını, soyadını ya da favori markan gibi gizli kişisel verilerini senin haberin yokken satabilir. İşte belki de bu tehlike yüzden, Rusya 2019’un sonunda kendi ulusal internet altyapısı Ru-Net için çalışmalarını hızlandırdı. ABD Başkanı Trump, TikTok ve Huawei'yle alakalı getirdiği sert ambargoların asıl amacının, vatandaşları ve ulusal güvenlikleri tehdit edilmesin diye bu adımları attığını her seferinde dile getiriyor.

Gizlilik ve güvenlik açıkları ve daha birçok tehlikeli olayın gerçekleşme ihtimali olduğundan Avustralya, Fransa gibi birçok ülke, 5G bağlantı hizmetine bir an önce geçiş yapmak istemiyor. Çünkü bu karar ulusal güvenlikleri de dahil olmak üzere neredeyse vatandaşlarının tüm bilgilerini başka bir partinin avuçlarına bırakma riski taşıyor.

Ne yapıyoruz? Kişisel verilerimizin kimlerin elinde olduğunu bilmeden hakkımızdaki her şeyi internete aktarıyoruz veya istemeden de olsa buna izin veriyoruz. Ülkelerin hakkında yeni teknolojiler geliştirmesine sebep olan, Çin’le ABD’nin “ticaret savaşı”na boyut atlatan kişisel veriler; yalnızca bireysel değil, uluslararası bir güvenlik sorusu da oluşturuyor.

Ne yapabiliriz? İnternet kullanıcıları olarak, kendimizi edilgen veri aktarıcıları olmaktan çıkarabilir, bilgilerimize dikkat edebilir ve veri ekonomisindeki rolümüzü yeniden tasarlayabiliriz. Genellikle pazarlama ve bilişim sektöründe sıkça kullanılan “ürün için para ödemiyorsan, ürün sensindir” sözünü hatırlamamız amacıyla buraya bırakıyorum.

Bu Yazı Aposto! bülteninde Sayın Kübra Sarıkaya tarafından kaleme alınmış. Aposto'ya buradan üye olabilirsiniz.